Sen yine de öğüt ver. Çünkü öğüt mü’minlere fayda verir.

MUMİNUN SURESİ ÜZERİNDEN KURTULUŞ REÇETESİ

Ömer Yılmaz

|

25.08.2025

İnsanın anlam arayışı, insanlık tarihi boyunca hep olagelmiştir. Kıyamete kadar da devam edecektir. İçinde yaşadığı dünyaya dair olan bu arayışı insanın çabasını gözler önüne serer. Anlam arayışı kişiyi saadete yani huzura götürecektir. Asıl aradığı kurtuluştur.

Başarılı olmak, bütün arayışlarının bir semeresini görmek, müspet manada bir çıkış yolunda olmak. İşte belkide aranan budur. Bulanların hep arayanlar olduğunu söyleyenler hangi zeminde neyi arayacaklarını da söylemeliler. Aksi halde arayış kişiyi yok oluşa götürebilir. Arayanların birçoğu hayatlarını hüsranla sonlandırırken çok azı ise hayatlarını büyük bir saadet ile sonlandırmıştır. Yerleri ve gökleri yaratan Allah cc insanı saadete ulaştıracak, gerçek kurtuluşa götürecek yolu göstermiştir. Evrensel mesajın tek kitapda toplandığı bütün insanlığı kurtuluşa götürecek olan yegâne rehber Kur'an'ı Kerimdir. Müminun süresinde, yaratan ve yöneten olarak Yüce Allah'ı kabul eden biz müminlere yönelik kurtuluşun reçetesi sunulmuştur.

Mü'minler, gerçekten kurtuluşa ermişlerdir. İfadeye dikkat edin! Sadece müminler gerçek kurtuluşa ermişlerdir. İnanan müminler için ne büyük bir saadet. İnsan çıktığı bu anlam arayışı yolculuğunda gerçekten samimi ise ilk yapması gereken kurtuluşa eren bu güzide insanların özelliklerini öğrenmek olacaktır. İşte kurtuluşa eren müminlerin özellikleri.

Onlar ki, namazlarında derin saygı içindedirler. Namaz ibadetinin ruhlarda ve hayatlarda oluşturmak istediği anlam saymakla bitmeyecek kadar çoktur. Günün belirli zaman dilimlerinde müminlere varlık amacını hatırlatarak yalancı baharda açma çabasının önüne geçilmiştir. Münadi en gür seda ile insanları kurtuluşa çağırır. Kimileri bu sedayı heyecanla beklerken kimileri sadece dinlemekle iktifa eder. Her gün defalarca insanları saadete, huzura, mutluluğa çağıran bu nidaya karşı kulaklarını kapatan insan aradığı mesele de gerçekten samimi midir? Günün en önemli dilimlerinde istenilen namaz ibadeti kişinin Rabbini unutmaması ve böylece emredilen kulluk çerçevesi içinde kalabilmesi istenmiştir. Her insanın arzu ettiği kendi yaratıcısı ile konuşma lütfuna mazhar olması sağlanmıştır. Genel bir çerçeve de ele alacak olursak namaz vs ibadetlerin amaçlarından birisi de kişiyi ahlaken en üst seviyeye ulaştırmasıdır. Bir başka ayette namazın amaçlarından birisi de kötülükten korumasıdır. Bu ayette kötülükten koruyan namazın derin bir saygı ile ikame edilmesine dikkat çekilmiştir.

Namaz yaratıcıya olan derin bir saygının ifadesi iken, kâfirlere karşı ise ciddi bir kıyamın duruşudur. Batıla karşı bir isyan ve başkaldırıdır. Bu beden ancak yerlerin ve göklerin biricik yaratıcısı olan, hakimi olan Allah'a karşı saygı ve tazimde durur. Allah'tan başka hiç kimsenin karşısında eğilmez. Boyun bükmez. Kulluğun gerekliliklerini bir hatırlatma eylemidir. Hayata anlam katmak, hayatı yorumlamak, varlığı okumak, insanın yaşadığı hayatta yeniden konumlanmasıdır. Namaz geleceğe dair hedef belirleme, yapacağı ve yapmayacağı işleri programlamasıdır. Bu çerçevede kılınan namaz ilk ve en önce gelen bir kurtuluş reçetesidir.

Kurtuluş için namaz tek başına yeterli değildir. Zira peşinden gelen ayette ikinci özellik olarak faydasız işlerden yüz çevirmek vardır. Namazın Allah katında makbul olmasının en önde gelen kanıtı faydasız işlerden uzak durmaktır. Allah rahmet eylesin İmam Şafii şöyle demiştir: "Kendini hak ile meşgul etmezsen batıl seni işgal eder." Meşguliyetlerimizin bizler üzerindeki etkisini ortaya koyan muhteşem bir tespit. Uğraşlarımız bizi kurtuluşa mı yoksa hüsrana mı götürüyor? Ulaşılan noktada kurtuluş mu yoksa hüsran mı olacak mutlak sona dair bir tespit yapmak zordur. Geçmişi ve geleceği ilmiyle ihata eden Yüce Allah'ın yürüdüğümüz bu hayat yolunda belirlediği işaret levhalarını takip etmekten başka bir çıkar yol yoktur. Akıllı hiçbir insan rehbersiz yolun menzile ulaştıracağım iddia edemez. Nasıl ki bir alanda ihtisas yapmak için belli bir eğitime ihtiyaç vardır. Aynen bu şekilde rehbersiz felaha ermek de imkansızdır. Anlam arayışında olan insan için en büyük yol gösterici olarak Allah yeter.

"İşte biz bu Kuran'ı insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için indirdik" ayeti apaçık bir rehber olarak elimizin altındadır. Karanlıklar içinde yol arayan insan için sadece aydınlıktan bahsetmek yeterli değildir. Yolda kalmak için yola çıkmak gerek. Yola çıkmak için de yolu tarif eden rehbere uymak gerek. "Meşgul edilerek işgal ediliyoruz" sözünün bu ayetten bihaber söylendiğini kim iddia edebilir? Aynı pınardan çıkan lakin farklı oluklardan akan su misali. Malayani işlerden yüz çevirmeyen beyhude işlerin peşinden giden nasıl felaha erebilir?

Peşinden gelen diğer ayetle insanı kurtuluşa götürecek bir madde daha ekleniyor. Onlar ki zekatı öderler. İslam'a göre zengin olanların fakirlere vermekle yükümlü oldukları bir miktar para. Fakirlerin, zenginlerin malları üzerinde ki hakkı. Aynı zamanda malın taharetlenmesi anlamına da gelir. Evrensel mesajın kendisinde toplandığı Kuran'ı Kerim hayatın her alanına müdahildir. O'nun görevi kişiyi selam yurduna götürmektir. Zekat rasyonel düşüncenin ötesinde bir sağlama sunar insana. Zekat verilen mal eksilmez ancak artar. Aklın havzalasının ötesinde bir artıştır. Bu artış ancak iman eden müminler için mümkündür. Kurtuluş rahata ermektir. Toplumsal rahatlığı sağlamada zekat'ın etkisi büyüktür. İnsan daha çok başkalarını mutlu ettiğinde huzur bulur. Aynı zamanda kişi kendisi için arzu ettiği saadeti başkalarıyla da paylaşır. Duyarlı olan bir insanın toplum içinde ekonomik sorunlar yaşayanları görmezden gelmesi akıl dışıdır. İslam bireyin saadetini toplumun saadetinden ayrı tutmaz.

Birkaç madde ile kurtuluşun temel dinamiklerini oluşturan bu yapı İslam'dır. İnsanlar bulunduğu yer itibari ile ya kurtuluşun mücadelesini verirler ya da kurtuluşu, saadeti, huzuru temenni edenler olarak zamanın akışını izlemekle yetinirler. Seyredenler sadece yorum yapan ve eleştirenlerdir. Oysa salih niyet taşıdıklarını her durumda ifade ederler! İnsanın büyük bir yanılgı içinde olduğu söz ve eylem birliği olmadığında ortaya çıkar. Bizler eylemlerimizi söylemlerimize şahit tutmalıyız.

Yaşadığımız coğrafya başta olmak üzere her geçen gün Kur'an'dan biraz daha uzaklaşıldığına Kur'an'ın rehberliğinin sadece medreseler de okutulup geçildiğine üzülerek şahit olmaktayız. Umutsuz değiliz. Küfrün, tuğyanın artışı umutlarımızı yeşertiyor. Sancının şiddeti yeni bir doğumu müjdeler. Her güz'ün bir baharı vardır. İstesek de istemesek de çiçekler açacaktır. Mesele çiçeğin açması için ne yaptığımız!

İşte insana şifa olacak reçetenin ilk maddeleri:

Müminler gerçekten kurtuluşa ermişlerdir. Onlar ki, namazlarında derin saygı içindedirler. Onlar ki, faydasız işlerden ve boş sözlerden yüz çevirirler. Onlar ki, zekatı öderler. Müminun, 1,2,3,4

Ömer Yılmaz | 25.08.2025